"Başarılarınızla Yüzleşin!"
Albert Einstein'ın, Oppenheimer'ın 1940'larda ABD'nin Manhattan Projesi'ni yöneterek atom bombasının "babası" haline gelmesinin hikayesini anlatan aynı adlı filmin sonunda duyduğumuz bu cümle, izleyicilere derin bir düşünce sunuyor. Einstein, filmin son sahnelerinde Oppenheimer'ın yaşamının son dönemlerinde, Princeton İleri Çalışmalar Enstitüsü’nde, onunla bir araya geliyor.
Bu iki dahi bilim insanı, dönemin en öncelikli isimleri olarak kabul ediliyor. Ancak, fizik anlayışları ve araştırmalarının dünyaya sağladığı ya da zarar verebileceği konusunda önemli farklılıklar taşıyorlardı. Oppenheimer, 1965'te Einstein'ın vefatının onuncu yılı nedeniyle Paris'te düzenlenen bir konferansta, "Biz yakın meslektaş ve biraz da arkadaştık," diyerek ilişkilerine dair bir övgüde bulunmuştu.
Yönetmen Christopher Nolan, filminde iki fizikçinin kurgusal bir diyalogunu izleyiciyle buluşturuyor. Bu sahnede, Oppenheimer, baskı altında hissederken babacan bir Einstein'dan yardım istemektedir. Tom Conti'nin canlandırdığı Einstein ve Cillian Murphy'nin Oppenheimer rolündeki performansı, sahneye derin bir anlam katıyor.
Paralel Hayatlar ve Bilimsel Saygı
Gerçek hayatta, bu iki dahi arasında önemli farklılıklar bulunsa da, birbirlerine duydukları saygının derin olduğu bilinmektedir. Genç Oppenheimer, 1920'lerde mezun olup teorik fizik alanında eğitim alırken, Einstein çoktan Nobel Ödülü'nü kazanmış ve bilim dünyasının önde gelen isimlerinden biri haline gelmişti.
Einstein, Almanya'daki Yahudi zulmü sebebiyle Avrupa'yı terk ederek 1932'de Princeton'a yerleşmişti. Bir süre sonra, 1939'da iş arkadaşı Leo Szilard ile birlikte, Almanya'nın atom bombası geliştirme olasılığına dair Roosevelt'e bir mektup imzaladı. Bu mektubun, 1942'de başlayan ve çok gizli bir şekilde yürütülen Manhattan Projesi’nin ortaya çıkmasına zemin hazırladığı düşünülüyor. Oppenheimer, bu projenin lideri olarak atanmıştı.