Sanatçı umutları besleten, geleceği kuran kişidir

featured
service service service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hasan
Rastgeldi,
çağdaş
T
ürk
resminin en verimli sanat
çılarından
biri… Şu sıralar
üzerinde
çalıştığı
yeni koleksiyonunda Anadolu insanının kadim k
öklerini,
biriktirdiği değerleri, yaşama k
ültürünü,
inan
ç
ve alışkanlıklarını işleyen sanat
çı,
2020 yılında yitirdiğimiz, T
ürk
medyasının duayen kalemlerinden Bekir Coşkun ile ortak bir proje
y
ürütmüştü.

Urfalı iki kuzen Hasan Rastgeldi’nin fırçası
ile Bekir Coşkun’un kalemini buluşturan
“Yazının
Rengi

sergisi, sanat ile siyaset gibi iki farklı alanın aslında yaşamın
i
çinde
her an nasıl yan yana y
ürüdüğünü
ve birbirinden nasıl beslendiğini g
özler
önüne
sermişti.

Sanatını yeni temalar, yeni renkler ve yeni tuvallerle
s
ürdüren,
onlarca yıldır yaptığı gibi deneyimlerini, ustalığını ve
birikimlerini anbean yeni
öğrencilerine
aktaran, yepyeni eserlerle yarışmalara ve sergilere katılan
sanat
çımızla
sanatsever okurlarımız i
çin
s
öyleştik…

Ülkemizde
siyaset g
ündemden
d
üşmüyor.
Se
çim
sonu
çlarını
g
ünlük
hayatımızın her noktasında t
üm
ağırlığıyla yaşıyoruz. Sanat – siyaset ilişkine dair bir
sanat
çı
olarak g
örüşünüz
nedir?

Sanatla
siyaset birbirini t
üm
yaşamımız boyunca etkiler. Bazen birbirini yoğurup şekillendirir
bazense onları karşı taraflarda birbiriyle savaşırken g
örürüz.
Sanat g
üzelliğin
peşindedir. Siyaset bu s
ürece
m
üdahale
ettiğinde sanat elbette kendini savunur, muhalif sesiyle kendi
politikasını estetik ara
çlarla
yaratır.

Seçim
sonu
çlarını
nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halkın
iradesi y
üzde
y
üz
yansımışsa diyecek bir şey yok. Ama uzun yıllardır bunun b
öyle
olmadığını, bir bi
çimde
sonu
çlara
m
üdahale
edildiğini İstanbul’da yinelenen son mahalli se
çimlerde
g
örmüştük.

Peki
ne yapmalı?

Bir
kere her şeyden
önce
umutlar yitirilmemeli.
Özellikle
de bir sanat
çının
direnci kesinlikle d
üşmeyecek.
Sanat
çı
umutları tazeleyen, yeni umutlar yaratan ve geleceği kuran kişidir
çünkü.

Nasıl
yapar bunu?

Eserleri
ve mesajlarıyla yapar. Ge
çmişin
g
üzelliklerini
o ana taşır, bir tarih bilinci oluşturur. G
üzelliği,
iyiliği, yaşamdan yana olanı g
ündemde
tutar.

112336094 whatsapp image 2023 07 08 at 11.14.11

Sanatınıza
d
önecek
olursak son resim serinizi “Anadolu k
ültürü
ve mirasının resimli tarihi” olarak değerlendiriyorsunuz…

Evet
Anadolu’nun has evladı olarak bu topraklara borcumu
ödeme
çabası
olarak değerlendirebiliriz bu Anadolu serisini. Ondan aldıklarımı
geri vermek belki de.
Öz
k
ültürümüzün
insanlığın evrensel mirasına kattığı hasletleri yansıtma
çabası.

Bu
çok
iddialı, vol
ümlü
ve
çok
renkli bu eserlerin esinini, neleri ama
çladığınızı
yapıtlarınız ışığında anlatır mısınız bize?

Eğer
bir coğrafyanının k
ültürüne,
yaşayışına ve yazgısına bizzat tanıklık etmişseniz ve
elbette i
çinizde
bu etkilenimleri, tanıklıkları sanatsal bir ifadeye d
ökecek
yeteneğe de sahipseniz bol bol esine de sahipsiniz demektir.

Zaten
Anadolu bu noktada eşsiz bir esin kaynağı!..

Hiç
kuşkusuz. Bu seride tamamen kendi evrensel değerlerimizin ifadesini
bulma
çabası
olarak tanımlayabilirim bu son
çalışmaları.
İleride bir sergi olarak g
örücüye
çıkacak
koleksiyonuma “Masalın İ
çinde”
adını verdim.

Anadolu
hafızasının belleğini zaten masallar
örmemiş
midir? Bu y
üzden
sanat
çının
masalları esin olarak se
çmesi
çok
etkileyici…

Bu
ka
çınılmaz
bir şey. Sanat
çı,
i
çinde
yaşadığı toplumun ve k
ültürün
bir
ürünü
değil midir zaten. Ve kuşkusuz insanlık tarihi, s
ürekli
genişleyen bir anlatı değil midir? Dilden dile yayılan, sonra
farklı bi
çim
ve y
öntemlerle
kayda ge
çirilen
hikayelerden oluşur bu zengin miras.

Neler
var bu esinin i
çinde
masallara dair?

Mitolojinin
g
örkemli
tanrılarının yanında y
ürüyüp
y
ürüyüp
de bir arpa boyu mesafe kat edemeyen yolcular da bu anlatıda kendine
yer bulur. Masallar gibi insana dair her şey, bin bir kılıkta
karşımıza
çıktığı
b
üyülü
bir sahneye benzer bu anlatı evreni… Bir vardır, bir yoktur.
Oyuncular değişse de macera devam eder.

Resminiz
masallara nasıl aksediyor?

Öncelikle
resimlerimde kurduğum sahneler yoluyla, insanlığın kadim
d
önemlerine
dayanan bu masalları kendimce yorumluyorum. Tufan’dan ka
çan
Nuh’a, mağara duvarına aksettirilmiş heyecanlı avcıya,
G
öbeklitepe’nin
gizemli sembollerinden Kapadokya’nın isimsiz kahramanlarına,
Çatalhöyük
tanrı
çalarından
Truvalı Helen ve Kral Midas’a sesleniyorum. Boyanın ve resme dair
malzemelerin t
üm
imkanlarını
önlerine
seriyor, onları yeniden sahneye davet ediyorum. Resim sanatına
g
önül
verenleri de bu masalları dinlemeye davet ediyorum. Tuvallerime
yansıyan kadim imgelerin size i
çinizdeki
kahramanları hatırlatmasını ve kendi yolunuza yeni esin
kaynakları vermesini umuyorum.

Gazi
Üniversitesi
Eğitim Fak
ültesi’nde
Hamza İnan
ç,
Turan Erol, Adnan Turani, Nevide G
ökaydın
ve Burhan Vural gibi
çok
önemli
sanat
çıların
elinde yetiştiniz. Sizi en
çok
hangisi etkiledi?

Tartışmasız
Turan Erol. Bu yıl i
çinde
onu da kaybettik biliyorsunuz. Onun bir s
özü
özellikle
beni
çok
etkilemişti. “Bir resimde
çok
renklilik,
çok
renk kullanarak elde edilmez. Resimde renklilik bir ya da iki rengin
kendi tonlarını bir tuvalde buluşturarak sağlanır” derdi.
Onun bu s
özü
benim resmimde en b
üyük
ilkelerden biri olmuştur.

112345344 whatsapp image 2023 07 08 at 11.14.32

Siz
aslında resim
öğretmenliği
eğitimi aldınız. Ama zamanla sanat
çılık
ve
öğreticilik
kesin
çizgilerle
ayrılıyor sanırım.

Evet
hayat şartları ve yeteneğiniz sizin yolunuzu
çiziyor
yolunuzu. hamza İnan
ç
hocamız bize bu yol ayrımını sık sık tekrarlardı ki yolumuzu
kendimiz
çizebilelim.
“Gazi Eğitim Resim B
ölümü
üç
tip mezun verir. Bazılarından
çok
iyi
öğretmen
olur. Kimilerinden
çok
iyi sanat
çılar
çıkar…
” Ki bug
ün
ş
öyle
bir araştırın bizim okuldan
çok
önemli
resim ve heykel sanat
çıları
yetiştiğini g
örürsünüz.
Ve ardından
üçüncü
tip mezunları ş
öyle
tarif ederdi; “İyi
öğretmen
olamayan ya da sanatında ilerleyemeyenlerin dışında bir
üçüncü
tip mezunlar vardır ki onlardan da
çok
iyi poker oyuncuları
çıkar!”
Biz o yıllarda yatılı okurduk. Yatakhanelerimiz at
ölyelerle
i
ç
i
çe
idi. Resimle ilgilenmeyen bu arkadaşlarımız uzun kış gecelerinde
yatakhanelerde poker grupları kurar ve kendi meziyetlerini
geliştirirlerdi.

Pokerdeki
ustalığınız bir muamma olsa da verimli bir
öğretmenlik
kariyeriniz oldu, değil mi?

Evet
poker konusu bende zayıf kaldı. 1970 yılında Siirt’te bir
ortaokulda başladı
öğreticilik
maceram. Sonra Urfa’da s
ürdü
öğretmenlik.
1982’den 1997’ye kadar da Buca Eğitim Fak
ültesi’nde
üniversite
öğrencilerine
resim dersi verdim.

Uzun
öğreticilik
yılları i
çinde
sizin
öğrencileriniz
arasından ş
öhret
olan, başarıya ulaşan isimler de vardır muhakkak…

Olmaz
olur mu!.. Mesela Orhan Umut. At
ölyesini
İstanbul’da kurdu ve ger
çekten
üretken
bir isim. m
ükemmel
tekniğe sahip, resimlerinde kendine
özgü
bir d
ünya
yaratabilmiş,
çok
takdir ettiğim bir isim.

Resim
sanatı deyince sanat akımlarından da s
öz
etmek gerekiyor. Hasan Rastgeldi kendisini bu akımlardan hangisine
yakın buluyor?

Çağdaş
resim
öyle
bir noktaya geldi ki bir ismi, bir akım i
çine
hapsedemiyorsunuz. Sanat da sanat
çı
da daha
özgür
artık. Hem kullanılan malzemeler a
çısından
özgürleştiler
hem de kullanılan sanat dili y
önünden.

Tam
burada siz resim anlayışınızdaki
özgürlüğü
anlatırsanız belki biz de bu
özgürleşmeyi
daha iyi kavrayabiliriz…

Tabii
ki. Ben resimlerinde kumaştan tutun, bir
çok
kolaj malzemesini g
önlümce
kullanabiliyorum. Bu m
üthiş
bir
özgürlük.
Modern resim
öncesinde
b
öyle
malzemeleri kullanmak kimsenin aklına gelmez, gelse de kullanmaya
cesaret edemezdi.

Resim,
çokluk
anlamında s
özlü
ve yazılı sanatların imkanlarına sahip değil. Biricik resim,
mesajını geniş kitlelere nasıl ulaştırır?

Bu
sorunuza
çok
g
üzel
ve pop
üler
bir
örnek
vereyim. Leonardo da Vinci, R
önesans’ın
en
önemli
sanat
çılarının
başında gelir. Sanatla ilgilenenler bilir ki Leonardo
öyle
çok
sayıda eser
üretmemiştir.
Ama onun k
üçük
boyutlu bir Mona Lisa’sı y
üzyıllardır
d
ünyanın
her bir yanında tanınmakta.
Üstelik
dijital d
ünyada
bir eserin geniş kitlelere ulaşması
çok
daha kolay. Artık elinizdeki şu k
üçücük
telefonla Louvre Sarayı’na girebilir ve Mona Lisa’ya
ulaşabilirsiniz. Sanat artık bir tık
önünüzde,
yeter ki sizde o heves olsun.

Sanatın
ilk amacı g
üzelliğin
peşinde koşmak. Hasan rastgeldi’nin sanatı, g
üzelliğin
dışında neyin peşinde koştu bunca yıl?

Güzellik,
sanatın bir
çok
amacından yalnızca biri. Mesela Picasso’nun La Guernica’sı,
İspanya’nın faşizmin boyunduruğu altına girdiği b
ütün
o acı dolu yılları bir
çerçevede
anlatmaz mı?.. Bu anlamda sanat sadece g
üzelliği
değil, hayatta hep var olan
çirkinliği,
acı ve k
ötülükleri
de sergileyerek insanın sesi,
çabası
ve umudu olur.

Ülkemizin
sorunları ortada. Kısır siyasi tartışmalar, giderek b
üyüyen
çözümsüz
sorunlar
ülkemizde
tek g
ündemi
oldu. Sanat
çının
bu ortamdaki misyonu nedir?

Sanatın
dili evrensel. Ancak bu dil, kendi y
öreselliklerinden
yola
çıkarak
ifadelerini bulur. İyi sanat eserleri,
öncelikle
kendi k
ültürlerinin
değerlerini a
çıklar
ve yansıtır. Daha sonra ortak bir dilde buluşur sanat eserleri.
Yarattığı etkileri ve estetik değerler birbirlerine eklemlenerek
evrensel d
üzeyde
devasa bir dil oluşturur bu eserler. Kendi diline, k
ültürüne
yabancı bir sanat
çının
d
ünyaya
da s
öyleyeceği
pek bir şey olamaz. Mesela Cumhuriyet’in ilk yıllarında bir
çok
yetenekli isim Avrupa’ya yollandı, oralarda kendi dallarında ciddi
eğitimler alıp yurda d
öndüler.
Oralarda hangi sanatsal akımlara kendilerini yakın bulmuşlarsa
ülkelerinde
o anlayışla eserler yaptılar. Peki b
ütün
bu
çabalar
ve oluşumlar, T
ürk
sanatında bir R
önesans
etkisi yaratmış mıdır,
özgün
bir sanat anlayışı oluşturmuşlar mıdır, maalesef hayır.
Mustafa Kemal’in
çok
aydınlık
çı
ve
önemli
projesiydi o. Aralarında Şeker Ahmet Paşa, Ali Rıza Paşa gibi
asker k
ökenli
sanat
çılarımızın
Avrupa’da resim tahsil etmeleri her şeye rağmen yararlı olmuştur.
Zaten resimde bir tarz ve ekol yaratmak zaman ister.

Aradan
ge
çen
y
üz
yıl bu zaman i
çin
yeterli değil mi?

Açıkcası
yetmedi. B
üyük
mesafe kat etmiş olsak da yetmedi maalesef. Avrupa sanatının,
R
önesans
sanatının mertebesine ulaşamadık hen
üz.
d
ünya
sanatına
önemli
ressam ve heykeltıraşlar kazandırsak da bunlar nitelik ve nicelik
olarak yeterli değil.
Özgün
bir T
ürk
resmi kimliği hen
üz
oluşmadı. t
ürk
resmi emekleme d
önemini
bitirdi, şimdi ayağa kalktı ve Fransız, Alman, Hollanda, İtalyan
ya da Doğu resmiyle yarışmaya, kendini ispat etmeye
çalışıyor.

Ama
son yıllarda sanki sanatın ve sanat
çının
önüne
konan engeller azalmadı, arttı! Siz bu noktada ne hissediyorsunuz?

Bunu
k
ör
g
özler
dahi g
örüyor.
T
ürk
sanatının
özü
başka odaklara kaydırılmaya
çalışılıyor.
T
ürk
sanatı, geleneksel sanatlarımıza indirgenmeye
çalışılıyor.
Adı sanı olan isimler ve eserleri değersizleştiriliyor. Kardeşlik
mesajı kaygısıyla yapılmış bir esere ‘ucube’ dendi. Bunlar
sadece resim ve heykelde değil sinemada, tiyatroda, edebiyatta da
yaşanmakta. Devletin imkan kapıları fikirdaş olmayan sanat
çılara
kapandı. Bir
çok
sanat
çı,
ger
çekten
zor g
ünler
yaşıyor. Halbuki sanat
çı,
çok
özgür
bir ortamda d
üşünmeli,
üretmeli
ve korkmadan d
üşüncelerini
ifade edebilmeli. Cumhurbaşkanımızın yanında İbrahim Tatlıses
var. Sanat
çı
ve sanat
çı
tercihimizi bu bence gayet g
üzel
ifade ediyor.

Geleneksel
sanatlar meselesine d
önersek.
Bir
ülkede
geleneksel sanatların yaşatılması yanlış bir siyaset midir?

Olur
mu, tam tersine. Bu sanatlarımızın her biri kıymetlidir,
önemlidir
ve ulusal sanatımızın
özünü
teşkil ederler. Ancak gerek lanse edilişiyle gerek kimi
meraklıların kişisel tutumları sonucu bu sanatlarımıza adeta
kutsallık atfedildi. İşte bu yanlış. Mesela minyat
ür
sanatını ele alalım. Bu resim tarzının zamanında
çok
işlevsel bir tarafı da var. Resmin yasak olduğu yıllarda savaş
planları, taktikler minyat
ürle
anlatılmış. Hattatlık yani kaligrafi da esasen resme uygun bir
sanat. Ama siz bunlara
özel
bir alan tayin edip diğerlerini
öteler,
farklı anlamlar y
üklerseniz
sanata bir yarar sağlamış olmazsınız. Her sanat tarzı ve
ürünü,
bir
öncekini
aşarak ilerler. Sanat da toplumlar da b
öyle
ilerler. Ge
çmişte
yapılmışları taklit etmek kimseye bir şey kazandırmaz.

Özgürlüklerin
kısıtlandığı, sanatın ve sanat
çının
üzerine
baskı uygulandığı d
önemlerde
sanat
çının
tutumu nasıl olmalı?

Bir
kere korkak olmamalı, toplumun sorunlarından uzak durmamalı. Bug
ün
b
üyük
bir sanat
çı
olarak Picasso’dan s
öz
ediyorsak, o b
üyüklük
sadece eserleri y
üzünden
değildir. Ona başkaldırısı i
çin
de saygı duyuyoruz.

Son
sorumuzla yine sanata d
önelim.
Uzun yıllardır eserler veriyorsunuz, i
çinizde
sanatınıza dair bir ukde kaldı mı?

Sanatçı
zaten
ölümsüzlüğü
aramaz mı? Peki niye arar
ölmezliği?
Çok
daha farklı eserler
üretebilmek,
d
ünyayı
g
üzelleştirebilmek
i
çin.
Her sanat
çının
hedefi, kendisinden sonra elle tutulur birka
ç
eser bırakabilmiş olmaktır. D
ünya
sanatına damgasını vurmuş sayısız isim gibi
ölmez
eserler yaratabilmek, sanat
çının
doyuramadığı ukdesi budur işte.

Kaynak:Cumhuriyet

0
emoji-1
Emoji
0
emoji-2
Emoji
0
emoji-3
Emoji
0
emoji-4
Emoji
0
emoji-5
Emoji
0
emoji-6
Emoji
0
emoji-7
Emoji
0
emoji-8
Emoji
Sanatçı umutları besleten, geleceği kuran kişidir

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Son Dakikam - Son Dakika Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!