Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin dağlarında yetişen ve halk arasında "yayla muzu" veya "dağ muzu" olarak bilinen ışkın otu, bahar aylarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri haline geldi. Ekşi tadıyla bilinen bu bitki, yöre halkı tarafından özellikle tuza banılarak tüketiliyor.
Kendime Has Ekşiliğiyle Meşhur
Uzun saplarıyla kerevizi andıran ışkın otu, muz gibi kolayca soyularak çiğ olarak yenebiliyor. Ancak en yaygın tüketim şekli, bir tutam tuza banılarak yenmesi. Tadı erikten bile daha ekşi olan bu bitki, bahar aylarında bölge pazarlarında hem gençler hem de yaşlılar tarafından yoğun ilgi görüyor. Toplayıcılar, yalnızca sap kısmının yenilebilir olduğunu, yapraklarının yüksek oranda oksalik asit içerdiği için tüketilmemesi gerektiğini belirtiyor.

Baharın Habercisi, Şifanın Adresi
Latince adı Rheum ribes L. olan ışkın otu, lezzeti kadar sağlığa olan katkılarıyla da dikkat çekiyor. Yüksek miktarda C vitamini içeren bitki, bağışıklık sistemini destekliyor. Bunun yanı sıra K, A, B1 ve B2 vitaminleri ile potasyum ve magnezyum gibi mineraller de içeriyor. Antibakteriyel, antioksidan ve anti-inflamatuar özellikleriyle sindirim sistemine ve cilt sağlığına fayda sağladığı düşünülüyor. Soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklara karşı doğal destek olarak da görülüyor.

Yalnızca Tadıyla Değil, Şifasıyla da Öne Çıkıyor
Işkın otu, atıştırmalık olarak tüketilmesinin yanı sıra reçel, komposto veya çay şeklinde de hazırlanabiliyor. Özellikle mideyi rahatlatıcı ve idrar söktürücü etkisiyle tercih ediliyor ve iştah açıcı olarak da biliniyor. Doğu Anadolu'nun zorlu iklim koşullarında yetişen bu bitki, yöre halkı tarafından doğadan gelen bir ilaç olarak değerlendiriliyor.

Dikkatli Tüketilmeli
Faydaları ön planda olsa da, ışkın otunun tüketiminde dikkatli olmak gerekiyor. Yapraklarının yüksek oranda oksalik asit içermesi nedeniyle tüketilmemesi tavsiye ediliyor. Böbrek hastaları ve oksalat taşı riski olan kişilerin, tüketmeden önce mutlaka doktora danışmaları öneriliyor.
Doğanın Sofraya Armağanı
Bahar aylarında yüksek yaylalarda yetişen ışkın otu, doğal ve yöresel beslenmenin önemli bir parçası. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu lezzet, Güneydoğu Anadolu'nun ötesinde, ülkenin diğer bölgelerinde de giderek daha fazla ilgi görmeye başlıyor.