14 Eylül’de, Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikası üyeleri, General Motors, Ford ve Stellantis'e ait üç otomotiv fabrikasında iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Bu, yaz boyunca planlanan grevlerin sonuncusu olarak düşünüldü, ancak eylemler hala sürüyor.
Sektörler Arası Eylemler
2023 yılı, birçok sektörde iş bırakma eylemlerinin yaşandığı bir yıl oldu. Mayıs ayından itibaren, Hollywood senaristleri 148 gün süren bir grev gerçekleştirdi ve bu, geçici bir anlaşmaya varmadan sona ermedi. Temmuz ayında SAG-AFTRA aktörleri de grev başlattı ve bu grev hâlâ devam etmekte.
Starbucks çalışanları da dahil olmak üzere pek çok sektör çalışanı, hemşireler, otel personeli ve pilotlarla birlikte çeşitli işçi eylemlerine katıldı. Bu grevlerin çoğu hala aktif durumda. Ayrıca, bazı durumlarda grevlerin önüne geçildi; örneğin Temmuz ayında UPS, tarihin en büyük tek işverenli grevini son anda önlemeyi başardı.
Çalışma Koşulları İçin Mücadele
Farklı sektörlerdeki işçiler, adil ücretler, iş güvenliği ve daha iyi çalışma koşulları için mücadelelerini sürdürüyor. Bu kaygılar arttıkça, uzmanlar ABD’deki grevlerin devam etme olasılığını öngörüyor. Özellikle, halk desteğinin artmasıyla, işçiler çalışma koşullarını müzakere ederken grevler önemli bir araç haline gelebilir.
Grevlerin Artışı ve Sendikaların Rolü
Grevlerin artması, ABD işçilerinin daha sık eylem yaptığını gösteriyor gibi görünüyor. Ancak veriler, iş bırakma sayısının son birkaç yılda (2020 pandemi yılı hariç) benzer seviyelerde olduğunu ortaya koyuyor. 2023'te grev sayısı düşse de, sendikaların büyük katılımı sayesinde grevci işçi sayısı önemli ölçüde arttı. 150.000’den fazla UAW üyesi ve 80.000’den fazla WGA ve SAG-AFTRA üyesi grevde bulunuyor.
Harvard Hukuk Fakültesi Çalışma ve Adil Ekonomi Merkezi'nin genel müdürü Sharon Block, "Bu, işçi hareketi açısından tarihi bir dönem" diye belirtiyor. Bu rakamlar, ABD'deki kitlesel grevlerin yasalar açısından zorluğunu gözler önüne seriyor.
Yasal Engeller ve Çalışanların Tepkisi
Uzmanlar, ABD işçi yasalarının diğer ülkelerle kıyaslandığında daha zayıf kaldığını vurguluyor. İşten çıkarma, federal iş kanununa göre yasaldır, bu da sendikaların grev organize etmesini zorlaştırıyor. Şirketlerin sendikalarla müzakere etmesi yasal bir zorunluluk olsa da, şirketlerin bu süreçleri ertelemesi ve grevleri bozabilmesi işçilerin taleplerinin karşılanma olasılığını azaltıyor.
Yine de, bu yaz ABD işçileri risk almayı göze aldı. Artan gelir eşitsizliği ve enflasyon karşısında yaşam standartlarını koruma isteği, işçileri grev yapmaya yönlendirdi. Çalışanlar, yalnızca mevcut yaşam koşullarını sürdürmek değil, aynı zamanda gelecekte daha iyi çalışma koşulları elde etmek için de eyleme geçtiler.
Stephani De Luca'nın ifadeleriyle, "Sendikamız, grevimize destek verenlerin gücüyle güçlendi." Block, işçilerin kabul edilebilir çalışma koşulları ve değerleri açısından seslerini çıkarmaya başlamasında bir değişim olduğunu vurguluyor.