Pisonero, Türkiye ile kurulan ilişkilerin yalnızca AB'nin çıkarları açısından değil, aynı zamanda Doğu Akdeniz'deki güvenli ve istikrarlı ortamın sürdürülmesi bakımından da kritik olduğunu ifade etti. “AB, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, uluslararası hukuka ve bölgesel istikrara yönelik taahhütler temelinde ortak refah ve istikrara doğru ilerlemeye hazırdır” dedi.
Genişleme Süreci ve Gelecek Raporlar
AB Komisyonu, Türkiye ile ilişkilerin geleceğine dair stratejik bir rapor üzerinde çalışmalarını sürdürdüğünü açıkladı. Bu raporun yanı sıra, yakın zamanda genişleme paketi çerçevesinde Türkiye’ye yönelik yıllık raporun da yayımlanması bekleniyor. Bu durum, Türkiye’nin AB üyelik sürecine dair yapılan tartışmaların daha da derinleşeceğini gösteriyor.

Erdoğan'dan Sert Tepki
Öte yandan, Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 28. Dönem 2. Yasama Yılı açılışında yaptığı konuşmada AB'ye sert eleştirilerde bulundu. Erdoğan, “Eğer AB, artık iyice lafta kalan tam üyelik sürecini sonlandırmak gibi bir niyetleri varsa, bu onların bileceği iştir. Biz, demokrasi, adalet ve özgürlükler noktasında Kopenhag Kriterlerini gerekirse Ankara Kriterleri yapar yine yolumuza devam ederiz” ifadeleriyle AB'nin tutumuna karşı tavrını ortaya koydu.
Beklentiler Neler?
Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde gelinen nokta, her iki taraf için de önemli sonuçlar doğurabilir. AB’nin önerdiği taahhütler temelinde bir işbirliği zemini oluşturulması, Türkiye’nin uluslararası arenada daha güçlü bir konum elde etmesine yardımcı olabilir. Öte yandan, Erdoğan'ın çıkışı, Türkiye’nin bağımsız politikalar izleme kararlılığını da gözler önüne seriyor.