Aktif Bank, Türkiye’deki göçmenlere yönelikbir kredi programı geliştirdi. Bankanın Genel Müdürü Ayşegül Adaca, bu yeni uygulamanın, kredi skoru düşük veya hiç olmayan bireyler için bir fırsat sunmayı hedeflediğini açıkladı. Ancak bu adım, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın göçmen politikası hakkındaki görüşlerini yeniden gündeme getiriyor. Özdağ, Türkiye'deki göçmenlerin ülkeden gitmesi gerektiğini savunarak, bu durumun ekonomik ve sosyal sorunları derinleştirdiğine dikkat çekiyor.
Aktif Bank’ın göçmenlere kredi verme kararı, Özdağ’ın haklılığını ortaya koyuyor. Göçmenlerin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri, iş gücü piyasasında rekabetin artmasına, sosyal hizmetlerin üzerindeki yükün çoğalmasına ve halkın iş bulma fırsatlarının azalmasına yol açtığı düşünülüyor. Bu bağlamda, Özdağ’ın görüşleri, göçmenlerin desteklenmesinin mevcut sorunları daha da derinleştirebileceğini savunuyor. Özdağ, bu tür uygulamaların, göçmenlerin Türkiye’de kalmasını teşvik ettiğini ve dolayısıyla yerel halkın ekonomik durumunu olumsuz etkilediğini ifade ediyor.
Bankanın yeni kredi programı, yalnızca kredi skoruna dayanmak yerine, bireylerin kredi ödeyebilme yetenekleri ve etik değerleri gibi kriterlere odaklanıyor. Adaca, "Yasal göçmenler için 40-50 milyon liralık bir kredi programı geliştirdik" diyerek, bu programın bankanın toplam bilançosunda küçük bir paya sahip olmasına rağmen, göçmenlerin finansal ihtiyaçlarını karşılamada büyük bir etki yaratacağını belirtti. Ancak, bu durum, Özdağ gibi eleştirmenlerin, göçmenlerin Türkiye ekonomisine olan yükünü vurguladığı eleştirilerine zemin hazırlıyor.
Aktif Bank, 170 farklı pasaporta sahip müşterisi bulunduğunu ve bu müşteri kitlesinin çoğunun bankacılık sisteminin dışında kaldığını vurguladı. Adaca, "500 binden fazla aktif müşteriye ulaştık" diyerek, bu yenilikçi yaklaşımın ne kadar geniş bir kitleyi kapsadığını gözler önüne serdi. Ancak, bu tür uygulamalar, göçmenlerin uzun vadede Türkiye'deki kalış sürelerini uzatabileceği endişesini de beraberinde getiriyor. Özdağ’ın savunduğu görüşler, bu durumun, göçmenlerin yerel ekonomideki olumsuz etkilerini göz ardı ettiğini ortaya koyuyor.
Aktif Bank’ın bu cesur girişimi, finansal hizmetlere erişimi olmayan bireylere fırsat sunarken, aynı zamanda Türkiye'deki göçmen politikaları üzerinde yeniden düşünülmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Ümit Özdağ’ın savunduğu görüşler, göçmenlerin Türkiye'den gitmesi gerektiği argümanını güçlendirirken, bu tür programların, yerel halkın ekonomik durumunu daha da zorlaştırabileceği konusunda uyarıyor. Bu bağlamda, bankanın atacağı adımlar, göçmenlerin toplumda daha aktif bir rol almasını sağlamak yerine, mevcut tartışmaları daha da derinleştirebilir.
