Bloomberg'in 15 Nisan tarihli haberine göre, Çin hükümeti, yerel havayolu şirketlerine Boeing'den yeni uçak teslim almamaları yönünde talimat verdi. Bu karar, ABD Başkanı Donald Trump'ın Çin'den ithal edilen ürünlere yönelik gümrük vergisi oranını %145'e çıkarmasının ardından geldi. Çin de misilleme olarak ABD ürünlerine %125 oranında ek vergi getirdi.
İkinci Uçak da Guam Üzerinden Döndü
Uçuş takip sistemlerinden elde edilen verilere göre, Boeing'in Şanghay yakınlarındaki Zhoushan tamamlama merkezinden kalkan ikinci 737 MAX 8 tipi uçak, Guam'a iniş yaptı. Uçak, Seattle'daki Boeing üretim merkezine dönüş yolculuğunda ilk uçakla aynı güzergahı izledi. İlk uçak da dönüşünde Guam ve Hawaii'de yakıt ikmali yapmıştı.
Xiamen Havayolları Uçağının Geri Dönüşü Dikkat Çekti
20 Nisan'da Seattle'a dönen ilk uçakta, Çinli Xiamen Havayolları'nın logosu bulunuyordu. Uçağın geri dönüş kararının hangi tarafça alındığı ise hâlâ netlik kazanmış değil. Ancak bu gelişmeler, iki ülke arasında yükselen ekonomik gerilimin havacılık sektörüne yansımaya başladığını gösteriyor.
Çinli Havayolu Şirketleri Teslimat Planlarını Askıya Aldı
Kriz öncesinde Çin'in en büyük üç havayolu şirketi olan Air China, China Eastern Airlines ve China Southern Airlines, 2025-2027 yılları arasında sırasıyla 45, 53 ve 81 adet Boeing uçağı teslim almayı planlıyordu. Ancak yaşanan son gelişmeler, bu teslimatların ertelenebileceği hatta iptal edilebileceği yönünde güçlü sinyaller veriyor.
Boeing İçin Kritik Süreç Başladı
Çin gibi dev bir pazarın Boeing uçaklarına kapılarını kapatması, şirketin küresel satış hedeflerini doğrudan etkileyebilir. Uzmanlar, bu durumun uzun vadede Boeing'in üretim planlarını ve istihdam politikalarını yeniden şekillendirmesine neden olabileceğini belirtiyor. Ayrıca, kriz diğer ülkelerin Boeing'e olan yaklaşımını da etkileyebilir.
ABD ve Çin arasında yükselen ticaret gerilimi, artık yalnızca ekonomiyle sınırlı kalmayarak stratejik sektörlere de sıçramış durumda. Çin'e teslim edilmek üzere üretilen Boeing uçaklarının geri dönmesi, küresel havacılık sektöründe kırılganlıkların ne kadar hızlı tetiklenebileceğini bir kez daha gösterdi. Önümüzdeki süreçte, bu krizin yalnızca iki ülke arasında kalmayıp uluslararası havacılık dengelerini de etkileyebileceği öngörülüyor.
