Politico dergisinde, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin "Soğanlar ve seccadeler: Türkiye'nin demokrasi savaşı yaklaşıyor" başlıklı bir analiz yayımlandı. Analiz, Türkiye'deki seçimlerin giderek daha kritik bir hale geldiğini ve yönetimin otoriterleştiğine dair tartışmaların arttığını öne sürüyor.
"Ekonomik Kriz Seçimin Merkezinde"
Yazıda, Türkiye'deki ekonomik kriz ve hayat pahalılığı sorununun, seçimlerin ana gündem maddesi olduğu vurgulandı. Türk lirasının değer kaybı ve yüksek enflasyonun halkı zorladığı belirtilirken, bu krizin tek adam yönetimiyle doğrudan bağlantılı olduğu iddia edildi. Madrid Carlos III Üniversitesi profesörü İlke Toygür, kötü ekonomik yönetimle artan fiyatların, Erdoğan'ın başkanlık sistemiyle doğrudan bağlantılı olduğunu ifade etti.
Yazıda, Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan'ın kutuplaştırıcı siyasetine karşı "çoğulcu bir alternatif" olarak kendisini konumlandırdığı belirtildi. Kılıçdaroğlu'nun mütevazı duruşunun, Erdoğan'ın güçlü imajının ardından daha sönük kalabileceği vurgulanırken, Türkiye'nin belki de böyle bir liderliğe ihtiyacı olduğu öne sürüldü.
Başkanlık Sistemi ve Erdoğan'ın Zorlukları
Brüksel Yönetişim Okulu'ndan yardımcı profesör Demir Murat Seyrek de başkanlık sisteminin Erdoğan için zorluklar yarattığını belirtti. Erdoğan’ın, iktidarda kalmak için yüzde 50+1 oyu toplamanın zorluklarıyla karşı karşıya olduğunu ve tehdidin artık sadece partisine değil, doğrudan kendisine yönelik olduğunu düşündüğünü ifade etti. Seyrek, Erdoğan'ın seçimlerde devletin kaynaklarını ve medyanın desteğini kullanarak orantısız bir avantaja sahip olabileceğini söyledi. Son günlerde seçmenlere bedava Karadeniz gazı teklif edilmesi de buna örnek gösterildi.
"Erdoğan'ın Zihninde İkinci Bir Atatürk Var"
Seyrek, Türkiye’de oy verme işleminin Belarus ya da Rusya ile kıyaslanmaması gerektiğini, her sandıkta çok sayıda gözlemcinin bulunacağını belirtti. Erdoğan'ın seçimde yenilgiyle karşılaşırsa kaçmak yerine ölmeyi tercih edeceğini söyledi. Bu ifade, Erdoğan’ın ülkenin lideri olarak kendisini tarihi bir figürle, Atatürk ile özdeşleştirdiği imajını güçlendirdi.