İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Dziga Vertov Kimdir? Belgesel Sinemanın Baş Mucidi

Dziga Vertov Kimdir? Belgesel Sinemanın Baş Mucidi

04.10.2024 09:00

1918 yılı başında Film Komitesi'nde yazar ve kurgucu olarak çalışmaya başlayan Dziga Vertov o zamanki adı ile Denis Arkadievich Kaufman ardından Yazın Komitesi’nin Belgesel Bölümü Sekreterliği'ne getirilir. O günden sonra Denis Arkadievich Kaufman ismini Dziga Vertov olarak değiştirir.

Dziga Vertov Kimdir?

Dziga Vertov 1896 yılında o zamanlar Çarlık Rusyası sınırları içinde kalan, günümüzde ise Polonya’nın onuncu büyük şehri sayılan Bialystok’da dünyaya gelmiştir. Lise çağlarında müzik eğitimi aldığı pilinen Vertov, 1915’de Petrograd’a gitmiştir.

Daha sonraları Psiko-Nöroloji Enstitüsü’nde okumaya başlayan Vertov avant-garde ve fütürist gruplara katılır. Psiko- Nöroloji eğitimi zamanlarında yani gençliğinde savaşı ve Bolşevik Devrimi'ni gören Vertov düşünceleri ve bakış açısı ile dikkatleri çekmiştir.

1960’larda popülerlik kazanan “cinema verité” akımının da en büyük ilham kaynağı olarak görülen Vertov Sovyet-Rusya film yönetmenidir. “Kino-Glaz” (Film-Göz) teorisi ile tanınan yönetmen sinema estetiğinin gelişmesi ve şekil değiştirmesinde büyük rol oynamıştır.

“Kino-Glaz” (Film-Göz) Teorisi

Dziga Vertov, “Kino-Glaz” (Film-Göz) teorisinde kameranın insan gözü temel alınarak icat edilmiş bir makine olduğunu bu sebeple de kameranın insan gözü gibi gerçek olayları, gerçek zamanda ve gerçek insanlar ile görüntülemek için kullanılması gerektiğini savunur.

Bu teorisi ile kast ettiği ise sinemadaki kurmaca ve yapaylıktan tamamen uzaklaşılmasıdır. Yani Vertov’a göre sinema stüdyolarda suni işlemlerle, seçilmiş oyuncular ve yazılmış sahnelerle değil, hayatın içindeki gerçek olaylarda gerçek insanlarla yapılması gerektiğidir. Bu teorisi ile Dziga Vertov, klasik dramın kalıplaşmış yapısını reddedip yeni bir anlatım dili oluşturmayı hedeflemiştir.

Vertov’un Manifestolarından Birkaçı

“Dram, halkın afyonudur!”

Vertov’a göre klasik dram yani kurgulanmış senaryolar ve seçilmiş oyuncular ile suni işlem görmüş yapımlar izleyiciyi düşünmeye ve izlediği yapıyı analiz etmek yerine edilgen bir rol üstlenmeye sevk eder. Antik Yunan geleneğinden gelen 90 dakikalık klasik yapı, izleyiciyi uyuşturmak için kurgulanmaktadır.

“Kahrolsun beyaz perdenin ölümsüz kralları ve kraliçeleri. Yaşasın sıradan, günlük işlerin başındaki ölümlü insanlar!”

Vertov bu manfistosu ile Hollywood yıldızlarını hedef almaktadır. Vertov’a göre, “Beyaz perdenin ölümsüz kralları ve kraliçeleri” diye adlandırdığı Hollywood yıldızları ve bu Hollywood yıldızlarının idealize edilmiş güzellikleri, tamamen suni ve yapaydır. Bu sunilik ise izleyicilerin kendi gerçekliklerine yabancılaştırmaktadır. Bu sebeple, Vertov günlük yaşamdan, oyuncu olmayan insanlar sinemada yer edinmesi gerektiğini savunmuştur.

Baş Yapıtı Kameralı Adam

Kameralı Adam filmi Vertov’un 1929 yılında çektiği belgesel türünde siyah-beyaz bir sessiz filmdir. Filmin hem yazarlığını hem de yönetmenliğini üstlenen Vertov, yapımda dönemin yeni kurulan Sovyetler Birliği'ni buna bağlı olarak da oluşmakta olan sosyalist bir ülkeyi ve orada yaşayan insanların gündelik hayatını konu almaktadır.

Söz konusu olan filmde en çok dikkat çeken nokta ise afişi olmaktadır. Çünkü Vertov sinemaya bakış açısını filminin afişinde de açıkça ortaya koymuştur. Kameralı Adam filminin afişinde yer alan kamera sehpasının üzerine oturtulmuş kamerayı ve lensin içindeki insan gözü, gerçekliğin insan gözüne göründüğü gibi, tüm çıplaklığı ile yansıtıldığını ifade etmektedir.